New York Dil Okulları
New York, dünya çapında İngilizce öğrenmek isteyen öğrenciler için adeta bir mıknatıs gibidir. “Amerikan Rüyası”nın sembolü olan bu ikonik şehirde İngilizce dil eğitimi almak, sadece İngilizce öğrenmekten çok daha fazlasını ifade eder; eşsiz bir kültürel deneyim, dinamik bir yaşam tarzı ve unutulmaz anılar biriktirmek anlamına gelir. New York dil okulları, Amerika’da İngilizce eğitimi almak isteyen öğrencilerin ilk tercihleri arasında yer alır.
New York: Kültürlerin Erime Potası
Tarih boyunca farklı göç dalgalarına ev sahipliği yapmış olan New York, benzersiz bir kültürel çeşitliliğe ve enerjiye sahiptir. Farklı etnik kökenlerden ve kültürlerden yaklaşık 8 milyon insanın bir arada yaşadığı bu metropol, Amerika Birleşik Devletleri’nin kültürel açıdan en etkili şehri olmaya devam etmektedir. Bu çeşitlilik, New York’ta İngilizce eğitimi alan öğrencilere, farklı kültürlerle etkileşim kurma ve global bir bakış açısı kazanma fırsatı sunar.
New York’ta Yaşam ve Eğitim: Sınırları Aşan Bir Deneyim
New York, sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Dünyaca ünlü müzeleri (Metropolitan Museum of Art, Museum of Modern Art vb.), Broadway tiyatroları, canlı müzik mekanları, lüks alışveriş mağazaları, Michelin yıldızlı restoranları ve hareketli gece hayatı ile her zevke ve ilgi alanına hitap eden sonsuz seçenek sunar. New York’ta dil okulu deneyimi, öğrencilere bu dinamik ortamda yaşama ve öğrenme fırsatı vererek, ders kitaplarının ötesinde bir deneyim sunar.
NEW YORK HAKKINDA
New York, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York eyaletinin merkezidir. Yer aldığı eyaletle aynı adı taşıdığı ve karıştırıldığı için “New York City” veya “The City of New York” olarak da bilinmektedir. Şehir; Brooklyn, Manhattan, Queens, Staten Island ve the Bronx olmak üzere 5 bölgeden oluşmaktadır. 8 milyondan fazla nüfusuyla ülkenin en kalabalık şehridir. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçileri ile en çeşitli ABD şehridir. New York, her zaman canlı ve hareketli olduğu için ‘hiç uyumayan şehir’ olarak da tanınmaktadır.
Eyaletteki ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük şehir olan New York, tarihi ile Amerika Birleşik Devletleri’ne göç kapısı olarak bilinir. Finans, kültür, ulaşım ve üretim merkezi statüsüne sahiptir. Çok sayıda tarihi eseri, muhteşem binaları ve sayısız göz kamaştırıcı gökdelenleriyle mimari bir harikadır. Mimari güzelliklerinin yanı sıra, ziyaretçilere sunabileceği her şeye sahip kentsel bir orman gibidir. New York birçok müzeye, parka, gözde mahalleye ve alışveriş caddesine ev sahipliği yapmaktadır.
TARİHİ
İlk Avrupalılar, bölgenin doğal limanından etkilenen kaşiflerdi. 1609’da İngiliz denizci Henry Hudson bugün onun adını taşıyan nehre doğru yola çıktı. Hollandalılar ilk olarak 1624’te Hudson Nehri boyunca yerleştiler; 2 yıl sonra Manhattan Adası’nda New Amsterdam kolonisini kurdular. 1664’te İngilizler bölgenin kontrolünü ele geçirdi ve adını New York olarak değiştirdi. Hem eyalet hem de şehir, 17. yüzyıl York Dükü’nden adını aldı. Orijinal 13 koloniden biri olan New York, Amerikan Devrimi sırasında önemli bir siyasi ve stratejik rol oynadı.
1892 ve 1954 arasında, milyonlarca göçmen New York Limanı’na geldi ve ABD vatandaşı olma yolunda Ellis Adası’ndan ülkeye giriş yaptı. Amerikalıların %40’ının bu giriş limanından en az bir atasının geldiği tahmin edilmektedir. New York, anayasanın 1788’de onaylanmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkenti oldu. George Washington, Wall Street’teki Federal Hall’da ülkenin ilk başkanı olarak göreve başladı.
GEZİLECEK YERLER
Özgürlük Heykeli
Ülkenin simge yapısı olan Özgürlük Heykeli, feribotla ulaşım sağlayabileceğiniz Liberty Adası’nda yer almaktadır. Fransa, 1886’da Amerika Birleşik Devletleri’ne heykeli hediye etmiştir. ABD’nin kuruluşunun 100. yılını temsil etmektedir. Fransız heykeltıraş Frédéric-Auguste Bartholdi tarafından tasarlanmıştır. Heykel 214 sandıkta 350 adet olarak sevk edildi ve montajı 4 ay sürdü. Limana bakan bir kadını temsil eder. Kafasında bir taç ve ellerinde bir meşale ve tablet bulunmaktadır. Taç, 7 kıtayı temsil eden 7 ayrı sivri uca sahiptir. Tablet, Bağımsızlık Bildirgesi’ni, meşale ise aydınlanmayı temsil etmektedir. Heykelin ayaklarında baskı ve zorbalıktan kurtuluşu işaret eden kırık zincirler vardır. Turistler taçtaki gözlem güvertesine gidebilse de meşalenin kendisi tüm ziyaretçilere kapalıdır.
Empire State Binası & Chrysler Binası
1931 yılında yapımı tamamlanan Empire State Binası, 102 katı ile 1971 yılına kadar dünyanın en yüksek binasıydı. Empire State Binası, Amerikan kültür simgesi olarak kabul edilir. Art Deco tarzında olan bina Manhattan’ın merkezinde, Beşinci Cadde üzerinde yer almaktadır. Gözlemevleri 86. ve 102. katlarda yer almaktadır.
Chrysler Binası, Midtown Manhattan’ın Doğu Yakasında bulunan Art Deco tarzı bir gökdelendir. 1928-1930 yılları arasında inşa edilen Chrysler Binası, 318,8 metre ile dünyanın en yüksek binasıydı. Empire State Binası 1931’de açılana kadar rekorunu elinde tuttu. Bu iki yapıdan da şehrin nefes kesen panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
Flatiron Binası
Üçgen şekliyle bilinen Flatiron Binası, New York’un en ünlü tarihi simgelerinden birisidir. İkonik 22 katlı bina, 1901 ve 1903 yılları arasında New York’un en önemli yerlerinden biri olan Broadway ve Beşinci Cadde’nin kesişme noktasında inşa edildi. Şekli ütüye benzediği için ‘Flatiron’ ismi verilmiştir. Binanın dış cephesi Rönesans ve Gotik sanatının izlerini taşır. Dünyanın en tanınmış binalarından biri olan Flatiron’ın mimarisi karşısında büyülenebilirsiniz!
Central Park
Muhtemelen dünyanın en ünlü parklarından biri olan Central Park, insan yapımı bir harikadır. Amerika’da inşa edilen ilk kamu parkıdır. 341 hektarlık park, Manhattan’ın merkezinde yer almaktadır. Tasarımı, dünyanın dört bir yanındaki şehir parklarına örnek olmuştur. Park çeşitli göller, tiyatrolar, buz pistleri, çeşmeler, tenis kortları, beyzbol sahaları, birçok oyun alanı ve diğer tesislere sahiptir. Ayrıca Central Park Hayvanat Bahçesi, Belvedere Kalesi, John Lennon anısına yapılmış Strawberry Fields ve Metropolitan Sanat Müzesi de Central Park içerisinde yer almaktadır.
Brooklyn Köprüsü
Ülkenin en eski asma köprülerinden biri olan Brooklyn Köprüsü, şehrin silüetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Manhattan ve Brooklyn’i birbirine bağlayan bir asma / kablo tipi hibrit köprüdür. Brooklyn Köprüsü John Augustus Roebling tarafından tasarlandı. Doğu Nehri boyunca uzanan 1,5 km uzunluğundaki köprü, 19. yüzyılın en büyük mühendislik başarılarından biridir. Amerika 1869 ve 1883 yılları arasında inşa edilen köprü, dünyadaki ilk çelik tel asma köprüdür. Eğer güneş doğarken Brooklyn Köprüsü’ne giderseniz, New York’taki en büyüleyici gün doğumuna şahit olabilirsiniz!
Times Meydanı
New York’un en hareketli meydanı olan Times Meydanı; Broadway tiyatroları, sinemaları, yılbaşı kutlamaları ve elektronik reklam panolarıyla tanınıyor. Reklam panoları bölge için öyle bir turistik yer haline geldi ki, imar artık binaların reklam panolarıyla kaplanmasını gerektiriyor! Adını New York Times gazetesinden alan Times Meydanı, New York’u hiç uyumayan bir şehir yapan yerlerden biri. 42. Cadde ve Broadway’in buluştuğu meydana genellikle ‘Dünya Kavşağı’ denilmektedir.
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi
Manhattan’ın Yukarı Batı Yakasında yer alan Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, dünyadaki en büyük doğal tarih müzelerinden birisidir. Kapılarını ilk kez 1869’da halka açan müze, bir planetaryum ve bir kütüphaneye ek olarak 45 kalıcı sergi salonunu barındıran birbirine bağlı 26 binadan oluşuyor. Müze koleksiyonları 34 milyondan fazla bitki, hayvan, fosil, mineral, kaya ve göktaşı eserlerinin yanı sıra donmuş doku verileri için özel koleksiyonlar içermektedir. Central Park yakınında yer alan müzede, harika bir gün geçirebilirsiniz!
YEME-İÇME
New York yemek kültürü, Amerika Birleşik Devletleri’ne giren çeşitli etnik gruplara ait birçok farklı mutfaktan oluşuyor ama aynı zamanda fast food kültürü de çok yaygındır. Pizzacılar şehrin her yerinde bulunur ve gurme pizza restoranları çok popülerdir, bir masa bulmak hayli zor olabilir! Dollar slice denilen 1$’lık parça pizzalar çok fazla tercih edilmektedir. Cheesecake ise neredeyse bir asırdır New York restoranlarının temel taşıdır. Birçok cheesecake çeşidi dünya çapında popüler olsa da tatlı meraklıları otantik New York tarzı cheesecake’i özellikle arar. Krem peynirli veya fümeli bagel, 1860’lı yıllardan beri mutfağın başlıca ürünü olan hot-dog, Orta Doğu’ya özgü Falafel, yol üstü hamburgercisinden Shackburger ve ünlü klasik sandviç pastrami on rye da popüler lezzetler arasındadır. Kendinizi New Yorker gibi hissetmek istiyorsanız kahvenizi de almayı unutmayın!
İKLİM
New York’un hava durumu günden güne ve hatta saatten saate değişebilir. Soğuk kışları ve sıcak yazları ile nemli subtropikal bir iklimi vardır. Şehir ayrıca dört farklı mevsim yaşamaktadır ve yıl boyunca hareketli bir turizm merkezi olmayı sürdürmektedir. Şehrin kıyı konumu, kışların (Aralık- Şubat) aynı enlemdeki iç şehirler kadar soğuk olmamasını sağlar ve gündüz sıcaklıkları genellikle donma noktasının üzerinde kalır. Kışın kar ve yağmur oldukça yaygındır. Yazlar (Haziran-Ağustos) genellikle sıcak ve nemlidir, ortalama sıcaklıklar 29 ° C’ye ulaşmaktadır. Sadece hava durumu konusunu düşünürsek, New York’u ziyaret etmek için en iyi zaman şüphesiz ilkbahar, yaz sonu ve Central Park’ın büyülü hale geldiği Eylül, Ekim ayları olabilir.
ULAŞIM
Şehrin en doğu kesiminde yer alan, dünyanın en işlek havalimanlarından biri olan John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’ndan New York’a giriş yapabilirsiniz. Ülkemizden direkt veya aktarmalı uçuşlarla seyahat edebilirsiniz. İstanbul’dan New York’a direkt uçuşlar yaklaşık 11 saat sürmektedir. Havalimanından şehir merkezine metro veya shuttle servisler ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Şehir içi toplu taşıma dünyanın en büyük metro sistemi üzerine kuruludur. 300 km’den uzun, 400’den fazla istasyonu vardır ve her gün yaklaşık 4 milyon kişi tarafından kullanılmaktadır. New York aynı zamanda 5 bölgenin her birinde kapsamlı bir otobüs sistemine de ev sahipliği yapmaktadır. Şehir geneline ve Staten Island’a feribot seferleri düzenlenmektedir. Sarı taksiler de New York şehrinin sembollerinden birisidir. Birçok modern megakent gibi New York’un da trafik sorunları vardır ama ulaşım sistemi gelişmiştir.