
Westminster Sarayı & Big Ben
İngiliz Parlamentosuna ev sahipliği yapan Westminster Sarayı, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası'nın buluştuğu Gotik tarzda bir binadır. Temelleri 1016 yılında atılmıştır. Zaman içinde yangınlarla kullanılamaz hale gelen sarayın yeniden inşası 30 yıl sürmüştür. 1870 yılından günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Thames Nehri kıyısında yer alan Westminster Sarayı, 1100 odadan oluşmaktadır ve günümüzde parlamento binası olarak kullanılmaktadır. Koridorlarında alınan kararlarla İngiltere’nin geleceğini şekillendirmeye devam etmektedir. Big Ben ise Westminster Sarayı'na bağlı Elizabeth Saat Kulesi’nin içindeki dev çanın adıdır. Big Ben, kulenin içindeki zilin adı olsa da insanlar saat kulesinin tamamını Big Ben olarak adlandırmaktadır. Augustus Pugin tarafından Neo-Gotik bir tarzda tasarlanmıştır. 96 metre yüksekliğe sahiptir. 1859 yılında inşası tamamlandığında, dünyanın en büyük dört taraflı saat kulesi olmuştur. Yapılan anketlere göre, tüm dünyada tanınan en önemli İngiliz kültür ikonudur. Birleşik Krallık ve parlamenter demokrasinin en önemli simgelerinden birisidir. 1987'den beri ise UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
London Eye
London Eye; Thames Nehri kıyısında, Westminster Sarayı ve Big Ben’in tam karşısında yer alan dünyanın en ünlü dönme dolaplarından birisidir. Genellikle başkenti ziyaret ettiğinizde mutlaka yapılması gereken etkinlikler arasında yer alır.1999 yılında yeni milenyum kutlamaları için inşa edilmiştir. 135 metrelik yüksekliği ile 2006 yılına kadar dünyanın en büyük dönme dolabı ünvanını taşımıştır. Yüzyılın dönüşünü simgeleyen London Eye, 25 kişi taşıma kapasiteli 32 ileri teknoloji cam kapsülden oluşmaktadır. Kapsüllerden birindeki kademeli dönüş yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Havanın kararmasıyla ışıl ışıl bir görünüme kavuşan London Eye, size şehrin ve çevresindeki kırsal alanın inanılmaz panoramik manzarasını sunmaktadır.
Tower Bridge
Londra’nın en ünlü yapılarından olan Tower Bridge, Thames Nehri üzerinde yer alan iki katlı bir asma köprüdür. Yatay kuvvetlere dayanabilmesi için inşa edilmiş iki yürüyüş yolu ile bağlantılı iki kulesi bulunmaktadır. Kuleler arasında turistler arasında popüler olan, çift cam kaplı bir yürüyüş yolu uzanmaktadır. Nehir trafiğinin akışına engel olmamak adına açılır kapanır bir mekanizmaya da sahiptir. Köprü 1894 yılında tamamlanmıştır. Yaklaşık 240 metre uzunluğundadır. Thames Nehri'nin 42 metre yukarısındaki yürüyüş yolları, şehrin muhteşem manzaralarını sunmaktadır. Londra’nın gotik sembollerinden Tower Bridge’i gezmek için mutlaka 1 saatinizi ayırmalısınız!
Buckingham Sarayı
İngiliz Kraliyet ailesinin Londra’daki resmi konutu olan Buckingham Sarayı, dünyanın en çok ilgi çeken mekanlarından birisidir. 1703 yılında inşa edilen saray, 1861 yılında Kraliyet ailesi tarafından satın alınmıştır. Günümüzde ise hepimizin bildiği Kraliçe II. Elizabeth'in ve eşi Prens Philip’in Londra’daki evidir. 775 odası, 19 devlet odası ve 78 banyosu vardır. Barok mimarisi ile dikkat çekmektedir. Muhteşem bir bahçesi de bulunan Buckingham, monarşinin farklı dönemlerine odaklanan sergileriyle bir kraliyet müzesine de ev sahipliği yapmaktadır. Müze olarak da sergilenen sarayın içerisine devlet daireleri hariç ziyaretçi kabul edilmektedir. Özellikle yaz aylarında her gün saat 11-12 arasında gerçekleşen saray muhafızlarının nöbet değişimini asla kaçırmayın!
Londra Kalesi
Kale, William the Conquerer tarafından 1066'da İngiltere'yi başarıyla işgal etmesinin ardından inşa edilmiştir. Thames Nehri’nin kuzey kıyısında bulunan Londra Kalesi, dünyanın en eski ve en ünlü hapishanelerinden birisidir. Ama asıl kuruluş amacı İngiliz İmparatorluğu'nun başkenti Londra'yı korumaktı. Dini inançlar veya ihanet şüphesi nedeniyle birçok insan Kule'de hapis tutuldu. Ünlü mahkumlar arasında Anne Boleyn, Sir Walter Raleigh ve I. Elizabeth vardır. Londra Kalesi, 19. yüzyılın sonlarından beri şehirde bir turistik cazibe merkezi olmuştur. En çok ilgi çeken kısmı ise kalenin the Crown Jewels bölümüdür. Kraliyet mücevherlerine ait birçok değerli parça burada sergilenmektedir. Dünyanın en önemli silah ve zırh koleksiyonu da kalenin içinde sizleri bekliyor! 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Piccadilly Circus
Piccadilly Circus, Regent Caddesi ile geniş alışveriş fırsatlarıyla ünlü Piccadilly Caddesi’ni birbirine bağlamak amacıyla 1819 yılında inşa edilmiş bir kavşaktır. Big Ben ve London Eye'ın yanında yer alır ve şehre gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği bölgelerden biri olduğu söylenebilir. Neon tabelalar Piccadilly Circus'un iyi bilinen ikonik simgesidir. Bazı büyük şirketler ve markalar, tabelaları etkili bir reklamcılık biçimi olarak kullanmıştır. Neon ışıklar sadece ulusal bir trajedi (Prenses Diana'nın ölümü gibi) veya özel bir olay durumunda kapatılır. Londra’nın simgelerinden Eros Heykeli de meydanda bulunmaktadır. Times Meydanı’nın İngiltere’deki karşılığı olan Piccadilly Circus’da gününüzün tamamını geçirebilirsiniz.
Britanya Kütüphanesi
Materyal sayısına göre dünyanın en büyük ikinci kütüphanesidir. Magna Carta'dan Jane Austen'in not defterlerine, Beethoven ve Chopin’e ait notalardan Beatles'ın el yazısıyla yazdığı şarkı sözlerine kadar her çağdan yazılı uygarlığı kapsayan 170 milyondan fazla koleksiyon ürününe ev sahipliği yapmaktadır. British Museum'un bir parçası olarak, kütüphane 1753 yılında kuruldu. 1972 yılında ise müzeden ayrılmıştır. Dünyanın basılı ilk yayını olan Diamond Sutra ve Leonardo Da Vinci’ye ait bir not defteri de ilgi çeken parçalar arasındadır. Fotoğraf çekmenin yasak olduğu kütüphaneye girişler ücretsizdir. Kitapseverlerin, Londra'da mutlaka görmesi gereken bir yerdir.
British Museum
1753 yılında kurulan British Museum’un olağanüstü koleksiyonu, iki milyon yıldan fazla insanlık tarihi ve kültürü koleksiyonunu kapsamaktadır. Rosetta Taşı, Parthenon heykelleri ve Mısır mumyaları gibi dünyaca ünlü objeler yılda ortalama altı milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. British Museum, aslen İngiliz mimar Sir Robert Smirke tarafından tasarlanan ve birçok kez genişleyen neo klasik bir binada yer almaktadır. Londra’nın Bloomsbury bölgesinde bulunan müzeye girişler ücretsizdir. Antik Yunan, Roma ve Mısır dönemine ait kalıntıları görmek için birkaç gününüzü müzeye ayırmanızı tavsiye ediyoruz.
Hyde Park
Londra’daki Hyde Park, 142 hektarlık bir alanı kaplamaktadır ve dünyanın en büyük şehir parklarından birisidir. Birçok turistin ve şehir sakinlerinin rahatlamak ve temiz havanın tadını çıkarmak için geldiği bir yerdir. Hyde Park; Serpentine Köprüsü, Yaşam Sevinci Çeşmesi ve ünlü Archiles Heykeli gibi büyüleyici binalara ve anıtlara ev sahipliği yapmaktadır. Takım oyunları, tenis kortları, binicilik pistleri ve muhteşem bir çocuk oyun alanı vardır. Yüzme, kürek, bisiklet ve paten keyfini çıkarabilirsiniz. Hyde Park'ın bir protesto alanı olarak uzun bir geçmişi var ve bugün hala mitinglere ve yürüyüşlere ev sahipliği yapıyor. Hayatın her kesiminden insanların görüşlerini paylaştığını duymak için pazar sabahı Konuşmacılar Köşesi'ni ziyaret edebilirsiniz.